Salı, Eylül 26, 2006,00:44
[w] Papa ile Cum-baba el ele, nereye?
Papa’nın mazereti yok. Zira bu konuşma önceden hazırlanmış bir konuşma. Metin olarak yazılmış. Kamuya açık bir mekanda okunsun diye eline tutuşturulmuş. Belki de işin içinde iş vardır. Bir iç çekişmenin kurbanı da olmuş olabilir Papa. Onu mahcup edecek bir metin yazılıp önüne konularak ofsayta düşürülmüş de olabilir.

Konuşmanın içinde açıkça Efendimiz’i tahkir edici cümleler yer alıyor. Papa, gelen tepkiler üzerine alıntılara katılmadığını söylüyor. Fakat, yaptığı konuşmada bu açıklamasını yalanlayan bir cümle yer alıyor: “bu (alıntılar) beni çok etkiledi ve de bunu konuya ilişkin düşüncelerim için bir kalkış noktası olarak kullanacağım”.

Şu halde, bu tür açıklamaların ciddiyeti yok. O zaman kendi kendimize sormamız gerek: Papa, durup dururken bu konuşmayı niçin yaptı?

Aslında durup dururken yapmadı. Bu taammüden işlenmiş bir sözlü cinayet. İslam’la şiddeti iç içe göstermek, bunu yaparken bir dinin mensuplarını incitici sözler etmek, bir bakıma onları tahrik etmek anlamına geliyor.

Mikrobu insana zerk edeceksiniz, sonra da ateşin neden yükseldi diye onu suçlayacaksınız. Papa’nın bu konuşmasına İslam dünyasından yükselmesi muhtemel tepkilere gene aynı pişkinlikle karşılık verecekler; tıpkı, karikatür krizinde olduğu gibi.

Aslında bu operasyonu Kardinal Ratzinger’in Papa seçildiği güne kadar götürmek gerek. Bir önceki Papa öldüğünde, Alman asıllı Ratzinger’in Papa adayları arasında adı geçiyordu. Herkesin beklentisi, Vatikan tahtına bir “şahin”in oturtulacağı yönündeydi.

“Oturtulacağı” dedim, zira tüm dünyada istediği gibi at oynatan egemen güçlerin Papa seçimi gibi çok önemli bir makamı ihmal edeceklerini düşünmek hayli safdillik olur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği seçimi, NATO Genel Sekreterliği seçimi ne kadar tarafsız ve şaibesizse (!), Papa seçimi de o kadar tarafsız ve şaibesizdir günümüz dünyasında. Kaldı ki, Papalık makamı, BM’den de, NATO’dan da çok daha etkin ve önemlidir.

Ratzinger kardinalken şahin demeçleriyle tanınıyordu. Bir yerde, o demeçler de Papa seçiminde etkili güçlere bir selam, bir mesajdı. Neo-Con terörünün dünyayı kasıp kavurduğu bir zaman diliminde egemen güçlere “Sizin aradığınız adam benim” mesajıydı. Ratzinger cenapları Papa’lık tacını giydikten sonra da şahin demeçlerin ardı arkası kesilmedi. Ve en sonunda mahut konuşma gerçekleşti.

Bu konuşma, konuşanın kimliği veya konuşmanın içeriği ne olursa olsun, bal gibi de siyasi bir konuşmadır. Zaten Papa teorik olarak iki kılıç sahibidir: biri dünyayı, diğeri dini temsil eder. Papa, hangi kimliğiyle yaptı bu hakaret dolu konuşmayı? İçeriğine bakarsanız dini kimlik baskın gibi görünüyor. Fakat zamanlamaya ve verdiği mesaja bakınca, baştan ayağa siyasi bir işlevi olduğu ortaya çıkıyor.

Üç nedeni olabilir bunun:

1) İslam karşıtlığı üzerinden boşalan kiliselere cemaat devşirmek. Gerçekten de Avrupa’da Hıristiyanlık tükeniyor. Bırakın yeni kilise inşasını, eski kiliseler cemaatsizlikten satılığa çıkarılıyor. Bunu önlemenin yolu, düşman bir öteki icat etmek. Hazır, 11 Eylül’ün gölgesinde İslam’a karşı da bir savaş açılmış. Papa efendi, fırsattan istifade iş bitiriyor.

2) Her şeye rağmen Batı insanının İslam’a teveccühünün önüne geçmek. Evet, tüm propaganda ve pompalanan İslam-korkusuna rağmen Batı’da İslam hâlâ insan kazanmayı sürdürüyor. Onlar bunu görüyorlar. Batı insanındaki Haçlı bilinçaltını tahrik ederek İslam düşmanlığını kışkırtmaya çabalıyorlar. Bu yolla İslam’ı merak eden kitlelerin önüne bir önyargı duvarı örmek istiyorlar.

3) Neo-Con takımının savaşına asker yazılıp ganimetten pay kapmak. Akla gelen ihtimallerden biri de bu ve gayet de makul. Bush, gaf-maf diye geçiştirilen o itirafında “haçlı savaşlarına” sahip çıktığına göre, Papa da bu jeste bir karşılık vermeliydi. Protestan-Evangelik Bush’un jestine Katolik Papa’nın cevabı da böyle geldi. Şimdi “Neo-Con” takımı kendine “Teo-Neo-Con” kısaltmasını seçebilir. Bu teolojik destek de böylece tescillenmiş olur.

Gelelim, projenin Türkiye ayağına…

İşbu siyasal konuşmayı yapan Papa’yı Cum-baba Türkiye’ye davet ediyor. Yani, “dini simge” Çankaya’da görünmesin diye Başbakanı dahi eşsiz davet eden Çankaya, baştan ayağa etiyle, kanıyla, canıyla, cübbesiyle, takkesiyle, külahıyla, zünnarıyla, haçıyla dini simge olan Papa’yı Çankaya köşkünde ağırlayacak. Yalnız bir fark var: Bu kez simge İslam’a değil Hıristiyanlığa ait.

Buradan ne çıkıyor? Çankaya sakininin laikliğinin İslam’a karşı söktüğü, Hıristiyanlık ve onun Papa’sı söz konusu olduğunda laiklik hassasiyetinin yerini derin ve anlamlı bir “hoşgörü”nün aldığı gerçeği çıkıyor.

Burada akla gelen bir başka soru var: İslam’a hakaret eden Papa ile İslam’ın inançlarını üstü kapalı “doğma” ve “boş inanç” diye tahkir eden Çankaya sakini el ele vererek ne yapmak istiyorlar?

Sahi bu dayanışma, kimlerle kimlerin dayanışması?


Arif Çevikel
 
Posted by KuTLu [ Kalıcı bağlantı ]


YORUMLAR : 2


  • At 9/28/2006 5:56 ÖS, Blogger gaykedi

    Tencere Dibin Kara, Seninki Benden Kara !

    Harvard Üniversitesi Profesörü Niall Ferguson 'kavga analisti' yeni kitabında, soğuk savaş sonrası yani son dönemde, Samuel Huntington'un tersine, medeniyetler arası çatışma değil, medeniyetlerin kendi içinde kavgaları, temel katliam nedeni olarak ortaya ve ön plana çıkartıyor. Yani kavganın önemli ölçüde Hıristiyan-Müslüman kavgası yerine daha çok, mesela, Hıristiyanlar arasında Katolik-Protestan kavgası veya Müslümanlar arasında şeriatcı-laik, Sünni-Şii gibi olgular olduğunu düşünüyor.

    Papanın İslam elestirisi beni cok rahatsız etmedi cünkü, demokrasilerde hakaret-küfür etmeden hersey elestirilebilir, müslümanlar yok tanrinin oğluymus, isa ölmüşmüş, içki kutsalmış, yok incil bozulmuş, günah cikartmakta neymiş diyerek hiristiyanlari elestirmiyorlarmi, ben secmek zorunda kalsam islam şeriatı yerine papanin bugünkü teokrasisinde yaşamayı tercih ederim, şu an en azından islam şeriatından cok daha bilimle barışık ilerici olduklarını papanın evrim teorisini bile sadece tanrının izniyle olmuştur şerhiyle kabul ettigini biliyorum.

    Evet papa evrim teorisini kabul etti cünkü bu gercegi inkar ederek müslümanlara göre cok daha egitimli hiristiyanları dinden biraz daha sogutmak istemedi.. ( evrim teorisine inanmıyanlar, biyoloji tıp ve genetik biliminede inanmıyor demektir, apandistleri patlayınca doktora degil bir imama gitmelerini tavsiye ederim,böylece öbür dünyaya daha cabuk ulasirlar ! ve not hemen ateistlikle suclamayin, atesit degilim )

    Tarihte bütün dinler ve özellikle üç tek tanrılı din, savaş ve fetih esasına dayanır, zorbalık ve şiddet kullanarak yayılmıştır. En kanlı tarihe sahip olanı da Hristiyanlıktır. Bırakın Bogomil ve Katharların 1100’lü yıllarda soykırımını ya da Fransız Katoliklerin bir gecede 300 bin Protestan’ı kılıçtan geçirdiği Aziz Barthelemy katliamını, Avrupa’yı tepeden tırnağa kanla yıkayan 100 Yıl Savaşları, din savaşlarıdır...

    İslamiyet’in başlangicindan günümüze yapilan savaşlar, açilan cihatlar ve ugruna dökülen kanlar, Hristiyanligin yalnizca Orta Çag’a saldığı şiddet ve terörün solunda sıfır kalır. Din ve şiddet bağlantısında, genelinde Müslüman toplumların, özelinde bizlerin hâlihazırdaki talihsizliği, İslamiyet’in Orta Çağ’ını ne yazık ki “şimdi” yaşamasidir..

    Türkiye hariç; dünyanın çeşitli Müslüman ülkelerindeki protestolarda gözlenen şiddet manzaraları ne yazık ki tüm dünyanın kınadığı Papa’ya “haklıymış” dedirtecek kıvamdadır.Ağzından köpükler saçarak yumruklarını sallayan, ölüm isteyen, recm isteyen kara sakallı topluluklar ve zaten bir rahibeyi öldüren zihniyet, hiç de barışçıl bir kültüre işaret etmemektedir.

    Siz sakin bir insansanız ve birisi sizi öfkeli olmakla haksız yere suçlarsa,
    kendisine “Sözünü geri al, yoksa seni öldürürüm!” diye hücum etmek, onu haklı çıkarmaktan başka işe yaramaz. Papa’nın hakkaniyetten uzak ve taraflı suçlamasına en iyi CEVAP: İslami cemaatin dostluğu, kardeşliği yücelten sloganlarla, barış ilahileriyle el ele tutuşarak yollara dökülmesi olurdu

    http://gaykedi.blogspot.com/

     
  • At 10/04/2006 12:18 ÖÖ, Blogger KuTLu

    gaykedi buralarda dolaşma! saçma sapan tercihlerine ve yazılarına cevap vermek istemiyorum! kaale alınacak bir fikir kırıntısı; ya da normal bir insan olsan emin ol kaale alır cevap yazardım! bir daha buralara bir şey yazmanı ite-mi-yo-rum! Allahın lanetledigi livatacılarla hiç bi işim olmaz!

    Not: Eger normal bir insan olmak yolunda bir tercihini ve gayretini gorursem ancak o zaman muhatap alabilirim..